Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeni Yüzyılda Türkiye-Malezya Stratejik İşbirliği toplantısında konuştu: (1)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Adaletin olmadığı, adaletin vahşi çıkarlar uğruna rafa kaldırıldığı bir yerde insanlık adına barış, huzur ve kalkınma olmaz.” dedi.

Erdoğan, Putrajaya Uluslararası Kongre Merkezi’nde, Yeni Yüzyılda Türkiye- Malezya Stratejik İşbirliği toplantısı kapsamında kamu çalışanları ve üniversite öğrencilerine hitap etti.

Konuşmasına Türkiye’deki 85 milyonun en içten selam ve sevgilerini ileterek başlayan Erdoğan, dost ve kardeş Malezya’yı her ziyaretinde ayrı bir heyecan ve bahtiyarlık duyduğunu belirtti.

Malezya Başbakanı Enver İbrahim’e ve tüm Malezya halkına sıcak misafirperverlikleri için teşekkür eden Erdoğan, Türk ve Malay halkları arasındaki münasebetlerin köklerinin 16’ncı yüzyıla kadar uzandığını, gerek tarihi gerekse kültürel anlamda müşterek bir değerler manzumesinin paylaşıldığını söyledi.

Türkiye ile Malezya’nın geçen yıl diplomatik ilişkilerin tesisinin 60’ıncı yıl dönümü olduğunu hatırlatan Erdoğan, ülkeler arasındaki bu yakın ve dostane ilişkilerin gelecekte de her alanda ivme kazanarak çok daha güçlü bir şekilde sürmesini temenni etti.

Malezya ziyaretini bölgesel ve küresel gelişmeler bağlamında önemli değişimlerin yaşandığı bir dönemde gerçekleştirdiklerini dile getiren Erdoğan, üretim-tüketim-dağıtım alışkanlıkları kökten değişirken, eş zamanlı olarak dünyanın yeni bir paylaşım kavgasına doğru sürüklendiğine dikkati çekti.

Erdoğan, bu değişimin fırtınasının, küresel ölçekte siyasi, sosyal ve ekonomik birtakım kırılmaları da beraberinde getirdiğini vurguladı.

Bu süreçte ülkeler arasındaki rekabetin daha yıkıcı hale geldiğini, kutuplaşmanın daha da arttığını, korumacı ve tek taraflı yaklaşımların rutinleştiğini müşahede ettiklerini ifade eden Erdoğan, bir hususun tespitinin iyi yapılması gerektiğini belirtti.

Küresel sistemin banilerinin İkinci Dünya Savaşı’nın galipleri olduğunu hatırlatan Erdoğan, beynelmilel münasebetlerden ekonomi, finans ve ticarete kadar birçok alanda oyunun kurallarını belirleyenlerin de aynı ülkeler olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

“Son 80 yıldır doğudan batıya aktarılan yer altı ve yer üstü kaynaklarının önemli bir kısmı yine bu ülkelerin ekonomik, siyasi ve askeri gücünü desteklemek, halklarının refahını finanse etmek için kullanılmıştır. Elimizi vicdanımıza koyup lütfen şu sorulara cevap verelim. 1960’larda başlayan bağımsızlık hareketlerinin önünün bir müddet sonra askeri darbelerle kesilmesi tesadüf müdür? Soğuk Savaş’ın iki ana aktörü arasındaki bilek güreşinin kurbanlarının genellikle mazlum milletler olması sadece rastlantı mıdır? Büyük güçlerle ticari ilişkilerini daha dengeli, daha adil bir noktaya çekmek isteyen liderlerin alaşağı edilmesini masum görebilir miyiz? Bugün dünya nüfusunun yüzde 55’inin toplam gelirden aldığı pay yalnızca yüzde 1,3 ise bunda sistemden kaynaklanan bir sorun yok mudur?

Hasbelkader Kuzey Amerika’da doğan bir çocuğun, Afrika’da yaşayan 70 çocuktan daha fazla imkana sahip olmasını normal karşılayabilir miyiz? Karşılaştırmaları ve örnekleri çoğaltabiliriz. Haklıyı, mazlumu, zayıfı değil, güçlüyü, zorbayı, seçkini, zengini koruyan bu yapının aynı şekilde devam etmesi doğru da mümkün de değildir. Çünkü adaletin olmadığı, adaletin vahşi çıkarlar uğruna rafa kaldırıldığı bir yerde insanlık adına barış, huzur ve kalkınma olmaz.”

“Adaletsiz düzene itirazımızı her zeminde açıkça dile getiriyoruz”

Bundan 80 yıl öncesinin olağanüstü şartlarında insanlığa biçilen bu elbisenin, dünyaya artık çok dar geldiğini vurgulayan Erdoğan, bunun da işaretlerini geniş bir yelpazede herkesin gördüğünü kaydetti.

Son dönemde giderek artan dayatmaları, imtiyazlarını kaybetmek istemeyenlerin çırpınışları olarak değerlendirdiklerini ifade eden Erdoğan, “Haklı olanın güçlü değil, gücü elinde bulunduranın her zaman haklı çıktığı bu adaletsiz düzene itirazımızı her zeminde açıkça dile getiriyoruz. Türkiye olarak biz şuna inanıyoruz, her şeyden önce nüfusu yaklaşık 2 milyarı aşan İslam aleminin temsil edilmediği bir yapının kendisi adil olmadığı için adalet de dağıtamaz. Dünya nüfusunun dörtte birinin dışlandığı bir yapının güvenlik dağıtması, küresel istikrar ve barışa hizmet etmesi elbette beklenemez.” diye konuştu.

Aynı durumun küresel yönetim sisteminde temsil imkanı bulamayan diğer gruplar için de geçerli olduğunu dile getiren Erdoğan, “Dolayısıyla ekonomiden diplomasiye, ticaretten güvenliğe sorunların çözümü için yeni bir anlayışa, yeni bir küresel düzene ihtiyacımız var. Herkesi kucaklayan, adil, paylaşımcı, farklılıkları zenginlik olarak gören ve güven esasına dayalı bir sistemin inşası tercihten öte zorunluluktur.” dedi.

“Ekonomik, sosyal ve uluslararası temsil bakımından daha adil bir dünya mümkün”

“Dünya beşten büyüktür” şiarının, işte bu yeni düzen arayışlarının sembollerinden biri haline geldiğini aktaran Erdoğan, bu idealin kuvveden fiile çıkmasının öncelikle zihinlere vurulan prangaların parçalanmasıyla olacağına işaret etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çatışmaların değil barışın, korkunun değil güvenin, terör ve şiddetin değil huzurun, yokluğun değil refahın egemen olduğu bir dünyanın inşa edilebilirliğine evvelemirde bizim inanmamız gerekiyor. ‘Daha adil bir dünya mümkün’ derken esas itibarıyla buna dikkat çekiyoruz. Mevcut sistemden çıkar sağlayan ‘imtiyazlılar kulübü’ bunu istemese de ekonomik, ticari, sosyal ve uluslararası temsil bakımından daha adil bir dünya mümkündür.

Gerçek manada bir değişimin yaşanabilmesi için sadece kendi maruz kaldığımız adaletsizliklere itiraz etmemiz yetmez. Kendi hakkımızı savunurken başkalarının yaşadığı haksızlık ve acılara da gönlümüzü açma cesaretini gösterebilmeliyiz. Unutmayalım ki, altta kalanın canının çıktığı bir yerde yalnızca keder olur, gözyaşı ve acı olur. Biz Türkiye olarak işte böyle bir bakış açısıyla hareket ediyoruz. Üzerimizdeki sorumluluğun farkındayız ve bu sorumluluğu hakkıyla yerine getirmenin mücadelesini veriyoruz.”

(Sürecek)

Related Posts

İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarını genişletme planına Avrupa’da 6 ülke tepki gösterdi

İspanya, İzlanda, İrlanda, Lüksemburg, Norveç ve Slovenya dışişleri bakanlarından ortak açıklama: “İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarını genişletme ve Gazze Şeridi’nde uzun süreli bir İsrail varlığı kurma planının açıklanmasından duyduğumuz derin endişeyi dile getiriyoruz. Gazze, Filistin halkına ait olan Filistin Devleti’nin ayrılmaz bir parçasıdır” açıklamasında bulundu.

İsrail, Gazze’de her gün katliamlarına bir yenisini ekliyor

Başta ABD olmak üzere batılı emperyalistlerine desteğiyle Gazze’de bombardımanı sürdüren İsrail, bölgede katliamlarına her gün yenisini ekliyor. Sivillerin sığındığı çadırları ve okulları bombalayan İsrail tüm dünyanın gözü önünde suç işlemeye devam …

Almanya’nın yeni lideri Merz, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile bir araya geldi

Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, göreve atanmasının ardından ilk yurt dışı ziyaretini Fransa’ya gerçekleştirdi. Paris’te Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşen Merz’in, gün içerisinde Polonya’ya giderek Başbakan Donald Tusk’ı da ziyaret edeceği bildirildi.

DMM: Özgür Özel’e saldıran kişinin GBT’sinin silindiği iddiaları doğru değil

İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nden yapılan açıklamada, “Bazı basın yayın organlarında yer alan, ‘Özgür Özel’e saldıran ve daha önce kasten cinayetten hüküm giyen S.T.’nin GBT’si silinmiş’ şeklindeki iddialar doğru değildir” denildi.

Prens dizisinde kriz çıktı!

9 Mayıs’ta 3. sezonu yayınlanacak olan Prens’in bu gece galası düzenlenecek. Ancak gala öncesi yapım şirketi MGX ile Max platformu arasında kriz çıkınca oyuncular galaya katılmaktan vazgeçti.

Yeni Şafak’a büyük onur: Yılın Genel Yayın Yönetmeni ödülü Hüseyin Likoğlu’na verildi

10. Anadolu Medya Ödülleri töreni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla bugün gerçekleşti. Medyanın en iyileri ödüllerini alırken Yılın Genel Yayın Yönetmeni ödülü, Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu’na verildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan törende yaptığı konuşmada, 28 şubat vurgusu yapıp, ‘Manşetlerle çarpışa çarpışa geldik. Manşetler vasıtasıyla doğrudan hükümete ayar verildiği, lise ve ortaokuldaki çocukların öcü gibi gösterildiği, İmam-hatip okullarının önünde sözde gazetecilerin nöbet tuttuğu, o karanlık, o utanç verici günleri artık geride bırakmaktan memnuniyet duyuyoruz.’ ifadelerini kullandı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir