“`html
Bugün İstanbul’da dikkate değer bir fuar gerçekleşiyor. Milli Savunma Bakanlığı’nın ev sahipliğinde, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı’nın destekleriyle ve Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’nın yönetiminde düzenlenen 17. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı (IDEF 2025), İstanbul Fuar Merkezi’nde (İFM) düzenleniyor.
YERLİ SAVUNMA ARAÇLARI ETKİSİZ BIRAKMADI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin askeri gücünü sergileyen bu önemli fuara katılım sağladı. Erdoğan’ın açılış konuşmasından önce, Türk savunma sanayisindeki yatırımları simgeleyen askeri araçlar etkinlik alanında sergilendi.
Erdoğan, törende yaptığı konuşmasında, savunma sanayisinde yerli üretimin önemine dikkat çekerek, “Savunma sanayimizin yerlilik oranı yüzde 80’in üzerine çıktı. 20 milyar doları aşan ciro ile savunma sanayimiz adeta bir destana imza atıyor. Tüm ihtiyaçlarımızı kendi kaynaklarımızla karşılıyoruz” ifadelerini kullandı.
Erdoğan’ın konuşmasından önemli noktalar:
“Sevgili misafirler, sizleri içtenlikle selamlıyorum. IDEF 2025’in açılışında sizlerle bir arada olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Farklı ülkelerden teşrif eden konuklarım İstanbul’umuza hoş geldiniz. Bu yıl etkinliğe katılan 33 ülkeden bakan ve 120’den fazla bakan yardımcısı, genelkurmay başkanı ile kuvvet komutanı gibi üst düzey yetkililer bulunuyor. 44 ülkeden katılımcı firmaların stand açtığı IDEF 2025’te, dünya genelinde 400’ün üzerinde firma ürünlerini sergiliyor. Fuar kapsamında kara araçları bölümünde ana muharebe tankları, zırhlı muharebe araçları, elektronik harp sistemleri, roket ve güdümlü füzeler, taktik balistik füzeler, hava savunma füzeleri ve insansız kara araçları (İKA) yer almaktadır.
“KIVANÇ VE GURUR DUYUYORUZ”
Bizi burada yalnız bırakmayan başta Milli Savunma Bakanlığı olmak üzere tüm kurumlarımızı tebrik ediyorum. İleri teknolojiye sahip savunma ürünleri ile sektörümüze katılan firmalarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Burada, bir milletin bağımsızlık yürüyüşüne tanıklık ediyoruz. Fuarımıza olan ilginin her yıl artmasından gurur ve mutluluk duyuyoruz. 99 ülkeden temsilcilerle birlikte 937 katılımcıyı konuk ediyoruz. 1000’e yakın yerli ve 400’den fazla uluslararası firma, güvenlik alanlarına yeni ürünlerini 6 gün süresince sergileyecek. Buradaki ürünleri yalnızca tanıtım ve satış için bir pazar olarak görmüyoruz. Uzun vadeli ortaklıklar kurma hedefindeyiz. Türkiye olarak buna hazır ve çok yönlü iş birliğine açığız. IDEF’te yer alan tüm firmalarımıza başarılar dilerim. IDEF 2025’in sektördeki ilişkileri güçlendirmesini, dostluk ve kardeşliğimizi pekiştirmesini temenni ediyorum.
“ETRAFIMIZ ATEŞ ÇEMBERİ İLE KUŞATILMIŞ”
Dünyada güç dengelerinin yeniden şekillendiği ve uluslararası ağırlık merkezlerinin yer değiştirdiği karmaşık bir dönemden geçiyor. Her gün yeni bir krizle karşılaşıyoruz. Gelecekte nelerin olacağını önceden tahmin etmek mümkün gözükmüyor. Kural temelli uluslararası sistemin yerini ‘kim güçlenirse o haklıdır’ anlayışı alıyor. Haklının hakkını arayabileceği mekanizmalar artık işlemez hale geldi. Türkiye, tarihi itibarıyla bu yeni dünya düzeninin etkilerini en yoğun yaşayan ülkelerden biri. Gazze’deki soykırıma, İsrail’in coğrafyamızı istikrarsızlaştırma çabalarına ve geniş bir bölgede süregelen gerginliklere karşı tedbirler almak ve müdahil olmak zorundayız. “Etrafımız ateş çemberi içerisinde” derken bunu hamasetle değil, gerçeklerle dile getiriyoruz.
“SURİYE’DEKİ SALDIRILAR BİZİM SORUNUMUZDUR”
Açlıktan eriyip giden çocukların acısı bizim acımızdır. 8 Aralık Devrimi ile umudun filizlendiği Suriye’ye yönelik saldırılar, asıl sorunumuzdur. Karadeniz’deki çatışmalar da bizler için kaygı vericidir. Nerede bir huzursuzluk ve çatışma varsa, ülkemizin dikkatle izlemesi gereken konular olduğuna inanıyoruz. Nüfus ve tahakküm peşinde değiliz, kimsenin iç işlerine müdahale niyetinde de değiliz. Bölgemizde barış, huzur ve dayanışma istiyoruz. Bunu sağlamak adına gerekli adımları atmaktan çekinmiyoruz. Nerede bir zulme şahit olursak, sesimizi uygun bir dille dile getirmekte kararlıyız. İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırımını insanlığın gündeminden düşürmemeye devam edeceğiz. Diplomatik ilişkilerimizi yoğunlaştırıyoruz. Temel amacımız ateşkes sağlamak ve insani yardımların ulaştırılmasını sağlamak. Kızılhaç’ın bile bölgeye girişi engellenmekte, bu korkunç bir durumdur. Netanyahu, tarihin en karanlık dönemlerinden biri olan Holokost’u geride bıraktı. Gazze’de masum bebekler ölürken buna sessiz kalmayacağız.
“ZULME VE VAHŞETE ARTIK YETER DİYELİM”
Gazze’de açlık krizinin başladığı bu zor günlerde bütün uluslararası toplumu insanlık adına birleşmeye çağırıyorum. Gelin, bu canavarlığa karşı birlikte ses çıkaralım. “Artık yeter” diyelim. Aksi takdirde, bu kan lekesi yalnızca Netanyahu’nun elinde değil, sessiz kalanların vicdanına da bulaşacaktır. Türkiye olarak, sürekli adil ve sürdürülebilir bir dünya düzeni için mücadele ediyoruz. Daha fazla insani trajedi yaşamamak adına her türlü çabayı göstermekteyiz.
“KÖTÜ KOMŞU ADAMI MAL SAHİBİ YAPAR”
Bir başka prensibimiz ise şudur; “Hazır ol cenge, eğer istersen sulhu salah.” Eğer onurlu ve akıllı bir şekilde yaşamak istiyorsanız, savunma sanayisini güçlendirmek zorundasınız. Bunun yolu da yerli ve milli savunma sanayinden geçiyor. Dışa bağımlı olmanın kötü sonuçlarını birçok kez deneyimledik. Kıbrıs olaylarında ve 90’lı yıllardaki terörle mücadelede, dost ve müttefiklerden yeterli destek alamadığımızı gördük. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrası ambargolar zirveye ulaştı, ihtiyacımız olan temel iletişim araçları dahi ülkemize verilmedi. Esad ile olan gerilimde de aynı desteğin eksikliğini yaşadık. Hava savunma sistemleri ülkemizden kaldırıldı. Libya’dan Karabağ’daki işgale kadar benzer olaylar yaşandı. Unutmayın: kötü komşu, adamı mal sahibi yapar. Biz de dost ve müttefiklerimiz sayesinde mal sahibi olmayı başardık. Her ambargo, yeni fırsat kapılarını açmamıza neden oldu ve biz bu kapılara girdik.
“DIŞA BAĞIMLILIĞIMIZI CİDDİ ÖLÇÜDE ATLATTIK”
Kendimize ait kaynaklarla bu alanda kayda değer ilerlemeler kaydettik. Bu süreçte, insani ve proaktif bir siyaset yürütürken savunma güvenliğindeki yatırımlarımıza hız verdik. Dışa bağımlılık gibi bir sorunu önemli ölçüde aştık. Savunma sanayimizin yerlilik oranı yüzde 80’in üzerine çıkarak yerli üretim ciddi bir seviyeye geldi. 20 milyar doları aşan ciro ile savunma sanayimiz büyük bir başarı hikayesi yazıyor. Tüm ihtiyaçlarımızı kendi kaynaklarımızla karşılamakla kalmayıp, SİHA’larımızın konsepti de global çapta yankı buluyor. Türkiye, dünya genelinde savaş gemisi tasarlayan ve geliştiren 10 ülkeden biridir.
“TÜRK SAVUNMA SEKTÖRÜ İLE GURURLUYUZ”
Türkiye, şu anda en büyük 11. savunma ihracatçısı olarak karşımıza çıkıyor. Araçlarımız büyük bir ilgi ile takip edilirken, 2024 yılında savunma ve havacılık ihracatımız % 29 artışla 7 milyar 154 milyon dolara ulaşmıştır. 2025 Haziran ayı ihracatımız, bir önceki yıla oranla % 10,4 artışla 623 milyon dolara ulaşmıştır. Yakın gelecekte rekabet gücümüzü daha da artırmayı hedefliyoruz. Ülke olarak en büyük avantajlardan birisi, nitelikli ve dinamik insan gücümüzdür. Her alanda teknolojide büyük atılımlar gerçekleştirecek kapasitedeki uzman insan gücüne sahibiz. Tüm bu başarıların arkasında yer alan kurumlarımızı, firmalarımızı ve kardeşlerimizi kutluyoruz. Türk savunma sektörüyle gurur duymaktayız. Gelecekte daha da ileri seviyelere ulaşacağımıza yürekten inanıyoruz. Tam bağımsız Türkiye hedefinde, kararlı bir şekilde ilerlemeye devam edeceğiz. Savunma ve güvenlik yatırımlarımızla dostumuza güven, düşmanımıza ise korku veren bir Türkiye inşa etmek için mücadele edeceğiz.
“`
